Kayıtlar

Temmuz, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zeki Kanmaz - Bunları Biliyor Muydunuz

Tahtaya kaldırdığımız bu eser, yine antik kuntik genel kültür şeysi kasan kitaplardan. İçinde nasıl atom bombası yapılır de var, “hamam” nedir, ismi nerden gelir veya daktilo nasıl işler gibi malumat da. Ayrıca yerel ürünlerimizin tarihçesini de eklemişler, hoş olmuş. İskender kebaba adını veren usta, Güllüoğlu baklavası, Kahveci Mehmet Efendi, Hacı Bekir lokumcusu vs. yalnız kitabımız bir derleme (kopyala yapıştır) cinsinden olduğu için, çok farklı üsluplara rastlamak mümkün. Bir bölümde evrimden, doğal seçilimden bahsediyor, öteki bölümde ilahi düzenden, intizamdan,. Asıl beni şaşırtan, cık cık cık tepkisi verdirten mesele; çivi yazısındaki izah oldu. Kil tabletlerin üzerine çivi benzeri sert aletlerle kazınarak yapılmış yazı türü olduğunu söylüyor. Ben bu kadar memleket gezdim böyle şey görmedim! Yanılma payımı mahfuz tutuyorum. Benim zihin arşivimde Çivi yazısı; hamur kıvamındaki tabletlere çivi şeklindeki küçük çubuklar bastırılıp kaldırılarak harflerin izleri çıkarılı...

Woody Allen - Yan Etkiler

Tahtaya kaldırdığımız bu eser, biraz fantastik, biraz uyarlama, biraz iğneleme gönderme ve bol miktarda mizah içerir. Ama mizahı, öyle çok güleceğin cinsten değil. Beklentini bir çimdik düşük tut. Zaten Amerikan humoru ne zaman komik oldu ki? Hafif bir tebessüm bırakır, belki bir parça da kafa sallanması. Bu arada yazarın yönetmenlik meziyeti, filmleri daha meşhur, belirteyim. En çok hoşuma giden kısımdan alıntı yapıyorum, fragman niyetine.   Gelmiş geçmiş ünlü kişiler arasında en çok Sokrates’le tanışmak isterdim. Sadece çok büyük bir düşünür olduğu için değil… Benim de zaman zaman çok derin saptamalarım oluyor, genellikle bir İsveç havayolu hostesi ve kelepçeler ekseninde dönse de. Antik Yunanlıların bu en bilgesinin beni kendisine çeken tarafı, ölüm karşısındaki cesaretidir. Kararı, ilkelerinden vazgeçmek yerine, bir şeyleri kanıtlamak için canını vermekti. Konu ölüm olunca ben bu kadar korkusuz olamıyorum. Geri tepen bir araba egzozu gibi beklenmedik bir ses duyduğumd...

Tom Baker - Domuzları Tekmeleyen Çocuk

Tahtaya kaldırdığımız bu eser, bir saat içinde okunup bitirilecek bir roman. İlginç isimli kitaplar, bir çeşit pazarlama tekniği, okuyucuyu çekiyor. Beni de öyle çekti. Hayvan düşmanı bir velet mi bu, yoksa metaforik bir anlam mı kasılmış acep? Dur bir okuyayım, anlarız şimdi. Bayağı ruh hastası bir veledin hikayesiymiş, öğrendim. Kitabın başında, çocuğun bugün öleceğini yazılması da beklentiyi büyüttü. Serseri kurşun gibi dolanıyor piç kurusu! Bakalım hele nasıl can verecek? Al sana psikolojik sosyolojik deney. Sadist bir veledin hikayesini okurken, sadistçe gebermesini istiyorsun. “Beter ol pezevenk! Liğme liğme etsinler seni!” Aslında o kadar atarlanmadım. Her iki tarafa da acıdım. Ama kötülüğe kötülükle cevap vermek gayet insanidir. Hatta bazen elzem. Yazarın dili biraz tuhaf geldi. Hani şiirsellikle ciddiyetsizlik arasında bir makam olsa, hah işte o ayarda diyeceğim. Bir parçasını çakıyorum buraya, beni yalancı çıkar. “Dehşet içindeki kadının çığlıkları...

Şafak Altun - 101 Ekonomi Hikayesi

Tahtaya kaldırdığımız bu eser, Türkiye’nin son yüz elli yılını kaplayan kalkınma hareketlerini derleyip toparlamış. Şöyle bir genele baktım da, hep bir eşeleme, çırpınma, hevesle girişme halindeymişiz. Kıç üstü oturmaktan iyidir tabi. Bazı hikayelerin ilginç bir tarafı var. Girişimcilerde, mesleğini özetleyen soyadı alma takıntısı oluşmuş. Şeker fabrikası kuran Şeker, kağıt fabrikası açan Kağıtçı, demir yolu ihalesine giren ise Demirağ isimlerini alıyor. Anlatılan kısa hikayeler, maddeler halinde sıralı ve fazla detaya girmiyor. Eğlenmek için güzel, araştırmacıysan yetmez. Ayrıca satır aralarında ufak siyasi göndermeler sezmedim de değil. Benden kaçmaz hacı! Şimdi masum bulduğum küçük alıntılar yapıştırıp notu çakıyorum. İlk kadın fotoğrafçımız: Gaziİsmail Hakkı Bey, düzensiz ve yetersiz maaş almakta ve mutsuz bir yaşam sürmektedir. Seyit Ali Ak’ın verdiği bilgilere göre eşi Naciye Hanım da, fotoğraf çekmeye bu dönem başlar. “Yıldız’da Sait Paşanın konağı denilen çok büyük...

Stefan Zweig - Balzac Bir Yaşam Öyküsü

Tahtaya kaldırdığımız bu eser, entelektüel duvarınıza ekleyebileceğiniiz tuğla cinsi kitaplardan. Türü; biyografi, ancak çok güvenilir bir kaynak gibi gelmedi bana. Zira yazarımız, Balzac’ın aklından geçen duyguları, hisleri, bir bir yazmış. Bu haliyle edebi değeri artmıştır tabi, aynı nispette de akademik değeri eriyor maalesef. Yazarın notunu kırdık, sıra eserde. Yazar olmayı kafasına koyan Balzac, ailesinin ve özellikle validesinin baskısına rağmen inadından vazgeçmemiş. Yalnızca kız kardeşi destektir. Takma isimlerle makine gibi hikaye üretip, günlük yevmiyesini çıkarmış. Sonra bir yayıncının klasikleri tekrar basma fikrini çok beğenir, “Ben bu işte varım!” diyerek dalar. Çok küçük puntolarla hazırlayacaklar kitapları ve böylece tek ciltte, üç beş eseri piyasaya sürmüş olacaklardı. Ne teoride ne de pratikte işlerliği yok bence. Pratiği sakat zira optik sektörünün emekleme çağında o kadar küçük metinler okuyanı biraz yıpratır. Teoride vasat oluşunun nedeni ise, sosyete kitapl...