Ahmet Sarı - Masalların psikanalizi


Tahtaya kaldırdığımız bu eser, masalların ve masal anlatıcılarının psikanalizini ihtiva ediyor. İsmiyle müsemma bir kitap olmuş.

En masum, çocukça hislerle okuduğumuz, dinlediğimiz kırmızı başlıklı kız masalına, bir imgelendirme yapılmış ki, düşman başına. O yaşta bunların bilincine varsaydık, ergenliği atlayıp doğrudan yetişkin olurduk, inan. Kızın başlığı neden kırmızıymış mesela?

  • Genç kızlığa geçişin simgelenişidir.
    Kurdun kızı yutması ve kurdun karnından daha sonra kızı çıkarıp taş konulması peki? bu neyi anlatıyor?
  • Kızı yutan kurt, bir nevi doğurganlığı temsil eder. Kurdun karnına taş doldurulması ise, kısırlığı.
    Masallardaki devleri bilirsin, çoluğu çocuğu ayıklamadan yutarlar hani. İşte müellifimiz de evvela yamyamlık (Androfaji) üzerine küçük bir araştırma yapmış. Değişik kültürlerde insan yemenin manaları üzerine birkaç paragraf iliştirmiş. Sonra da bunların ışığında çocuk yiyen cadılara (Hansel ve Gratel) devlere giriş yapmış. Evinden uzaklaşan veletler de hep kıl payı yıtarlar bu arada. Şöyle bir gerçek var ki, sosyal bilimler; matematik veya fizik gibi kesin sonuçlar sunmuyor. İstediğin bakış açısıyla bak, (İstediğin gibi salla, sık.) mutlaka tutan bir yanları olacaktır. Bu nedenle de tümüyle yanlış diyemiyorum. Ama benim düz mantığım diyor ki:
  • Ben şimdi bu piçlere bir masal uydurayım, bir daha haber vermeden evden uzaklaşmasınlar. Kocaman cüsseli devler var, gücünüz yetmez diyeyim. Bir de yakaladıkları çocukları yahni yapıyorlar diye kolpalayayım. Apışıp kalsınlar veletler. Yeter amk! Eve çağırmasam, sabaha kadar sokakta sürtecekler.
    Bence bu tahmini de yabana atmamak lazım. En azından bu masalları yazan avam ile aynı tonda.
  • O masalların müellifleri avam değildi! Alimul ulema idi birçoğu! Ayrıca sen avam bile değilsin! Daha aşağsın!
  • İyi hadi öyle olsun.
    Peki Pamuk prenses hakkında yapılan tespitlere bakalım o vakit. Güzel olduğu için avcının merhametine uğruyor, ev işlerinde hamarat olduğu için cücelerin evinde barına biliyor. Tüm bu meziyetler, finalde evlilikle ödüllendiriliyor. Ataerkil anlayışla kaleme alındığı için bu manaları barındırıyormuş. “Eyvahlar olsun bilinçsiz geçen bebeliğime!” Diyelim ki doğru. Özel isimler yerine kullanılan Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel gibi adların da ataerkilliğe yorulmasına, şerh koyarım arkadaş. Yakışıklı veya beyaz atlı diye tasvir edilen prenslerin hakkını nie savunmuyorsunuz! Sorarım size! Üstelik hep prenseslerin kurtarılmasıyla da, kadınların kurtarılası, aciz mahluklar olduğu izlenimi veriliyormuş. Peki Kurbağa Prens’i kim kurtarıyor bir öpücüğüyle? Milletin hayatını düdükleyen cadılara girmiyorum bile.
    Kitapta Faost ve Kafka’nın Dönüşüm eserleri de bir hayli irdelenmiş. Bu arada Dönüşüm kitabı, daha çok Vladimir Nabokov’un Edebiyat Dersleri’nden alınmış ki, bu kitabı da biz tahtaya kaldırmıştık, okuyabilirsin. Hasılı bu eser de böyleydi işte.
    Notu: 5,3 çekilebilirsinn.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şeyh Sâdi Şirâzî - bostan ve gülistan

richard feynman - Fizik Yasaları Üzerine

İbni Sina - Şifalı Bitkiler ve Emraz