Andy Merrifield - eşeklerin bilgeliği
Tahtaya kaldırdığımız bu eser, eşekler üzerine kaleme
alınmış en geniş güzellemedir. Hatta şöyle bile olmuş olabilir. Yazarımız
gitmiştir kütüphaneye, “İçinde eşek geçen tüm kitapları istiyorum.” Deyip
girişmiştir. Zira kitap yazar ile eşeği Gribouille’nin yolculuğunu anlatsa da,
satır aralarında bir çok kaynaktan alıntılar var. Edebiyat, psikoloji, felsefe, tıp
sosyoloji, astronomi, biyoloji, tarih, din, müzik, resim ve mitoloji gibi her
daldan bir numune bulmak mümkün. Neden böyle bir çalışmaya soyunmuş bilmiyorum.
Ama hayalimde bir senaryo yazabilirim.
-Ulan Andry! Eşşeğin tekisin sen!
- Eşşek mi! Sen eşşek bile olamazsın be!
- Ha kabul ettin yani eşşekliğini?
- Sen anlamadın galiba ama ben ispat edeceğim ki, eşşekler
senden daha bilgedir!
Bunun üzerine soluğu kütüphanede alır yazarımız ve ortaya
hoş bir methiye çıkar. Sahiden de nasıl bulmuş onca şeyi hayret. Muazzam bir
entelektüele dönüşmüştür şimdi, eminim. İkinci kitabın ismi de “öküz
aleyhisselam” olabilir. Bir iki alıntı yapıştırıyorum şuraya, daha iyileri kitapta.
“Gün artık benim günüm, bizim günümüz, başkasının değil. Bir
eşekle beraberken asla yalnızlık hissetmezsiniz. Kendi iradesini asla dayatmaz
size. Uyuklarken, dalıp gitmişken, ya da zihnimi bir şeyler kurcalarken bile
onun enerjik varlığını ve sadakatini hissedebiliyorum. Lezzetli yeşil bir
şeyler görüp de durduğunda, daldığım hülyadan uyanıveriyorum. Bugün ne isterse
yiyebilir, ses çıkarmıyorum; bunun karşılığında o da istediğim yere götürüyor
beni. Adeta akkor bir sarıyla parıldayan kum rengi toprakla kaplı bir tünelden
geçiyoruz. Bir süre sonra orman geniş bir çayırlığa, koyunlar ve ineklerle
dolu, zümrüdi bir ışıkla parlayan bir küçük vadiye varıyor. Le Brignon’a
gidiyoruz.”
Bir tane de felsefi olanlardan paylaşayım.
“Jiménez, büyük bir letafetle, Platero’nun(eşek) ebediyetin
en meşhur felsefecisine, Baruch Spinoza’ya anırmasına olanak tanıyor; keza bize
de. Hayatın keşmekeşinden uzaklaşıp yoğun bir şekilde düşüncelere dalarsak,
kendimiz üzerine düşünürsek, ebediyeti keşfedebiliriz ancak, diyor Spinoza.
Ölümünden sonra, 1677’de yayımlanan Ethika’da “ebedi olduğumuzu ancak deneyimle
öğrenir ve hissederiz” der Spinoza. Kendimizi dünya denen anlamsız bir çarktaki
ufak bir dişli gibi değil, yüce ve bütüncül bir evrendeki ebedi varlıklar
olarak hisseder ve biliriz. Bu zihin seviyesine, bu huzura, bu özgürlüğe
ulaşmak çok zordur. “Ama zaten mükemmelliğe ulaşmak,” der Spinoza, “zor olduğu
kadar nadirdir de. “
Koca bir kütüphane dolusu malumat sıralanınca, insan bir an
düşünüyor; acaba bir eşşek alsam mı? Şöyle Kıbrıs cinsi, dik kulaklı bir
küheylan. İlanlara baktım, 1 yaşında 300 tl, 4 yaşında 500 tl. aslında hiç fena
değil. Apartman yönetimi ikna edilirse, düşünülebilir. Bu arada kitap pek bir
donanımlı fakat bizden bir şey yok. Hani bir Eşeko dizisi olsun, bir Sezerciğin
Fıstığı olsun, insan arıyor. Hatta bir şarkıyla kapanış yapalım.
“Kaç yıl oldu saymadım köyden göçeli,
Mevsimler geldi geçti görüşmeyeli.
Hiç haber göndermedin o günden beri,
Yoksa bana küstün mü, unuttun mu beni.
Dün yine seni andım gözlerim doldu,
O tatlı günlerimiz, bir anı oldu.
Ayrılık geldi başa, katlanmak gerek
Seni çok çok özledim, arkadaşım eşşek.”
Notu: 5,9 çekilebilirsinn.
Yorumlar
Yorum Gönder