Stephen Hawking - Zamanın Kısa Tarihi
Tahtaya kaldırdığımız bu eserin bir versiyonu “daha” var.
Farkı, dahasının olması. Fizik bu arkadaş, biter mi hiç. Kim bilir daha kimler
çıkacak, ne fikirler öne sürüp, “Aslında o iş öyle değilmiş.” Diyerek yeni
formüllerle gelecek.
Kitap hakkındaki fikrimi okuyorsan, yazarını tanıyorsundur
herhal. O yüzden direk esere değiniyorum. Aristo ne demişti, Galile ne dedi,
Newton buna ne ekledi, Einstein “yok amk! O iş göründüğü gibi değel.” Gibi bir
çıkışı niye yaptı, hepsini bir bir anlatıyor. Tabi kütle çekimi hakkında bu
kadar fikir varken ortada, bizim Hawking de zıplıyor, “bir tane de ben
patlatayım!” diyor. Zaten konuşulmuş bir mesele olan kara delikleri kurcalamaya
başlıyor. Ama fazla formülü, işlemi yok, basit anlatıyor. Sonuçta yayımlanacak
bir kitap olduğu için avamın anlayacağı bir dil kullanmak zorunda. Kara
delikler hakkında teferruata girmek isterdim, lakin ben de çok şaapamadım,
bununla idare et ya da git oku. Yıldızın mazotu bitince soğuyormuş, soğuyunca
“bıırrrrrrrr” deyip büzüşüyormuş, sonra geleni geçeni selam verenini kim varsa,
her şeyi içine çekiyormuş. Işık sızmaz bir meşrep genişliği senin anlayacağın.
Kitaptan bir şey daha çıtlatayım. Yıldızlar uzaklaştıkça ışıkları maviden,
kırmızıya dönüyormuş.
- Oğlum bu yıldızlar, gece gökte parlayan sarımsı küçük noktalar değil miydi?Ne kadar cahilsin yavrum. Işığın dalga boyundan haberin yok. Hani gündüz vakti güneş tepededir ve gök mavidir. Ve yine güneş ufuktan batarken kızıla döner ya. İşte bu, ışığın değişen dalga boyuna en güzel örnek. Bunlar hep fizik işte. Gerçi verdiğim örnek, kitapta yoktu, ben uydurdum. Eğer yanlış olmuşsa da sesini çıkarma. Kimse yanlış olduğunu bilmiyorsa, yanlış değildir. Bu da Aristo’ya kapak olsun. 2350 yıl öncesine laf soktum, hadi hayırlısı.Notu:6,3 çekilebilirsinn.
Yorumlar
Yorum Gönder