Margaret Thatcher - Demir Lady'nin Anıları (Başbakanlık Yılları)


Tahtaya kaldırdığımız bu eser, insanı alıp götüren bir kitap değil tabi. Bildiğin tuğla kıvamında, konuyla alakan yok ise hiç cazip gelmez. Çok tumturaklı bir dil kullanılmamış ama mevzu sıkıcı hacı. Seksenlerin İngiltere'sinde, muhafazakar kanadın başbakanıdır kendisi. Kitapta bölümler halinde konular başlıklandırılmış, araştırmacıysan işin kolay. Bu arada Türkiye’yle ilgili pek bir şey yok. Özal ile çekilmiş bir fotoğraf ve Saddam’ın hırgüründe memleketimizin adı geçiyor, “BM kararlarına uyuyor Türkiye, boru hattını kestiler. Ama çok da zarara uğradılar bu yüzden.” Şaşırttı mı? Hayır! Zaten dünyada ne olsa mutlaka en sivri ucu bize dokunur. Dokunmasa şaşardım.

Hatunun esas mesaisini harcadığı alanlar, kömür madencilerinin grevi ve Falkland adalarının mevzuları. Madenciler greve girmiş ama kadının söylediğine göre, ele başlarının inadıyla kriz çıkmış. Aslında işçiler çalışmaktan yana. Hatta çalışma teşebbüsünde bulunanlar darp edilmiş, kafaları gözleri yarılmış. Ölen de var mıydı, şimdi tam hatırlayamadım. Neyse mesele şu; sendika ağalarının talebi var. “İngiliz kömürünü biraz pahalı alın yani canım ne olacak?” Silsile halinde yankılar geliyor hemen. “Kömür fiyatı artarsa, çelik üretiminin maliyeti de artar. İngiliz çeliğini de biraz pahalı alırsınız artık.” Devaaamm. “Biz otomotivciler taş mı yiyek? Arabaları da biraz pahalı alın o zaman.” Bu şekilde ucu vatandaşa uzayınca, uzamadan kesiliyor ve gurup gurup işçiler madenlere dönüyor. “e dönelim madem…”

Falkland adaları konusu da, Arjantin diyor ki, “Kraliçem zatı şahaneleriniz buralara biraz uzak kaldı, en iyisi ben geçip oturayım.” “Bok yeme lan!” nidasıyla savaş çanları çalmaya başlar. Hasılı adaları İngiltere kaptırmayacak, fakat Amerikan müttefikliğinin ne manaya geldiğini yine görüyoruz. Adamın kavgası olunca, kamyona doldurur gibi tüm müttefikleri katıyor önüne. Ama senin meselen olunca uzaktan tezahürat yapıyor beyim. Çok ısrar edersen de sırtını sıvazlar, bir yemek ısmarlar. Yine de müttefik İngiltere ABD dostluğundan memnun. Güvenlik harcamalarının büyük kısmını Amerika yüklenmiş ya, o yüzden. Maho ağanın repliğini hatırladım.

  • Ulan topunuzu tüfeğinizi ben veriyim. Füzenizi, hava savunmanızı ben veriyim. Bir de gelip savaşınıza asker mi verem! Vallaha bozaram NATO’yu haa! Bakalım gelecek Sovyetler hangi birinizin anasını…
    Çok şaapmadan uyarlamayı kesiyorum. Ama Sovyet tehdidi ile ilgili çok kısım var kitapta. Ronald Reagan diyor ki, “Sanki şu sıralar Gorbaçov’un kafası biraz dumanlı. Ha dağıttı, ha dağılacak gibi.” Kaçın kurası tabi Margaret, yer mi?
    -Kim çıkarıyor bu lafları canım. Yok öyle bişey. Siz savunma masraflarını kısmayın sakın. Yoksa adi Ruslar hepimizi kominist yapar.
    Bu iç ses uyarlama değil. Kadın gerçekten de “Mahalleye birkaç gündür hırsız uğramıyor diye sigorta pirimlerini ödemekten vazgeçilir mi hiç!” diyerek yaslanıyor Amerika’ya. Neyse, birbirlerine yaslana dursunlar, bu kitap da böyleydi işte.
    Notu: 5,7 çekilebilirsinn.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şeyh Sâdi Şirâzî - bostan ve gülistan

richard feynman - Fizik Yasaları Üzerine

İbni Sina - Şifalı Bitkiler ve Emraz