jean paul sartre - duvar


Tahtaya kaldırdığımız bu eser, yine felsefe cinsinden kıl kuyruk bir kitap. Arlanmadın mı lan sen, madem kafan basmıyor ne diye el atıyorsun bu kitaplara diyebilirsin. Dedin mi? İyi halt ettin! Ben de zaten ana fikirmiş, beyin fırtınasıymış, hiç öyle konulara girmeden ufaktan girip bırakacağım. Senin aklın kesiyorsa, buyur.

Eeeyyyy benim gibi sadece hikaye okuyup felsefeye bulaşmak istemeyen makul gardaşlarımm! Sözüm sizedir. Bu kitapta beş tane hikaye yer alıyor. Sadece “duvar” ismindeki metinde biraz okunabilirlik var. Diğerlerini pek şaapmadım. Kocasından memnun olmayıp başka heriflere yönelen bir hatun, delirip milleti tarayan bir adam vs… şimdi ben öylesine üstten bahsedip muhtevasını çıtlatınca eminim sana ilginç gelmiştir. Hele de başka bir adama giden hatunun hikayesi. Yok be oğlum! Hiç öyle tahmin ettiğin gibi değil. Ya da al oku madem. Var oluşçuluk felsefesiyle tanışırsın.

Bu arada felsefeden çok çakmıyorum diye vuracak olanlara dip not: iki cümlelik sözlük manasını pek tabi anlıyorum. Var oluşçuluk: Doğuştan kimse üstün değil, her vasıf sonradan kazanılır ve hep öyle kalacağı da mümkün değilmiş falan. Eğer buysa mesele, ben okeyim hacı. Ama bir takım feylesofçu arkadaşlar, kaşlarını kaldrıp dudaklarını büküyor ve bu da yetmezmiş gibi insana bakışlarıyla, “Seni gidi akıl fukarası ucube… cık cık cık…” diyor sanki. Hatta sankisi fazla, kirpik ve göz hareketleriyle işaret dilini kullananları dahi var. Buradan isim verip rencide etmek istemiyorum. Fakat bilsinler ki ben de işaret dili üzerinde çalışıyorum, sökmeme az kaldı.

Notu: 5,9 çekilebilirsinn.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şeyh Sâdi Şirâzî - bostan ve gülistan

richard feynman - Fizik Yasaları Üzerine

İbni Sina - Şifalı Bitkiler ve Emraz