otto frank - anne frank'ın günlüğü
Tahtaya kaldırdığımız bu eser, adından da belli, bir günlük.
Haziran 1942 – temmuz 1944 tarihleri arasında yazılmış. 14 yaşınabastığında
hediye etmişler bu günlüğü. İlk sayfaların hevesle kaleme alındığı çok belli,
sıradan bir özet havasında. Sonraları önemli anları yazarak devam ediyor.
Savaşta ailece Hollanda’da yaşıyorlarmış. Almanlar işgale başlıyorlar ve bir de
bunlar yahudi, gerisi bilindik mesele. Gizli kapaklı bir yerde yaşamaya
çalışıyorlar. Yaklaşık iki yıl başka bir aileyle kıt kanaat geçindikten sonra,
her an duydukları yakalanma hissi, bir gün gerçeğe dönüşecek. Evde kalan herkes
kamplara yollanır ve Frank ailesinin babaları hariç, hepsi o kamplarda ölecek.
Tabi günlükte kamp anları yok, sadece saklandıkları evdeki hatıralar var. Şimdi
eğri oturup dik konuşalım. Bu kızın çektiği eziyetin aynısını hatta belki daha
fazlasını çekmiş en az 10 bin tane kız çocuğu bulurum şu zamanda. Ama gel gör
ki aziz kardeşim, reklam ve pr böyle bir şey. Tüm dünya Anne Frank’ı tanır,
evini müze yapar, öteki kız çocuklarına çadır bile vermez, ki hatta görmez.
Neyse yarayı deşmeyelim, biz kitaptan yürümeye devam edelim.
Her sayfası o an içinde yazıldığı için, kızın değişen ruh
hallerini görebiliyorsun. Sığındıkları aynı yerde başka bir aile daha var ve o
ailenin çocuğu Peter’a ufak ufak yürüyor kızımız. Zaten dar alanda kısa
paslaşmalar olduğu için fazla tercih şansları da yok hani. Fakat işin tuhafı,
kız önce “ayy ne kadar hoş bir çocuk!” diyor. Ardından “keşke beni sevse…” arzuları
besliyor. Akabinde oğlanı ağına düşürüp koklaştıktan sonra da “kalbimi kazanmak
için daha çok çalışması lazım.” Diyerek bambaşka bir hatun oluyor.
- Kızım sen neyin peşindesin ya! Çocuk için ayılıp bayılıyordun, karşılık görünce de hemen trip! Karı milleti değil misiniz ulan! Hepiniz aynısınız işte! İlla köpek edecek adamı.Neyse sinirlenip kendimi kaybetmek istemiyorum. Yediğim kazıkların hatıraları canlanmadan bu bahsi kapatalım lütfen.Notu: 5,2 çekilebilirsinn.
Yorumlar
Yorum Gönder