margaret davidson - Louis Braille


Tahtaya kaldırdığımız bu eser, ilham verici bir hayat hikayesini anlatıyor. 19. Asrın başlarında Fransa’da doğan Louis, tüm çocuklar gibi biraz meraklı. Koşum takımı yapan babasının eşyalarını kurcalarken, gözüne iğne batıyor. Yaranın iltihap kapması, öteki göze de bulaşması sonucu, iki göz görmez olacak. Bir şekilde okula başlıyor fakat kabartmalı harfler çok tırt. Hem her sayfaya birkaç kelimeden fazlası sığmıyor, hem de çoğu harf ötekileriyle karıştırılıyor. Sonra bir asker, karanlıkta mesajlaşmak için noktalı yazma tekniği bulur, Luois de bunu geliştirir.

  • Ollallaa! Buldum işte!
    Narasıyla beraber, mücadele de başlıyor.
  • Olur mu canım böyle saçma sapan iş. O kadar kabartmalı kitap bastırttık (14 tane) onları çöpe mi atalım. Hem bu işten para kazanan bir sürü matbaa var, kepenk mi kapatsınlar. Bize de icat çıkarılmış oluyor. Matematiği, tarihi bitirdik, kalk bir de yeni alfabe öğren, müfredata ekle. Ayrıca siz hiç düşünmüyor musunuz eyyy öğretmen arkadaşlarım! Bu teknik çok iyiyse, eğitimin öğrenimin önünü açıyorsa, bize ne gerek kalacak? Artık görmeyen biri rahatlıkla okuma yazma öğretebilir. Peki bizim gibi görmeyen veletlere hocalık yapan değerler, boşta mı kalsın. Yazık değil mi bize?
    Dünyada işte böyle puştluğu kendinden menkul insanlar var. Kendi menfaatini senin hayatından üstün görüyor ve bir de kalkıp bunun için seninle kavgaya giriyor. Peki netice ne oldu? Kim kazandı? Brail alfabesi bugün tüm dünyada kullanılır, mucidinin adıyla da bilinir. Karşı çıkanları ise tarih si*dii. Yıldız yerine ister “l” koy, ister “k” koy. İkisi de aynı kapıya çıkar.
    Kitabın konusunda işlenen kişi ve hayata değil puan, derlemeye.
    Notu: 5,8 çekilebilirsinn.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şeyh Sâdi Şirâzî - bostan ve gülistan

richard feynman - Fizik Yasaları Üzerine

İbni Sina - Şifalı Bitkiler ve Emraz