george orwel - hayvan çiftliği
Tahtaya kaldırdığımız bu eserin, bir tür eleştiri romanı
olduğunu bilmen lazım. Kahramanların çoğu hayvanlardan seçilmiş diye “fabl
değil mi lan bu” deyip çocuksuluk atfetmek çok yanlış. Kaldı ki fabl olarak
yazılmış bir çok kült de aslında büyüklere hitap eder. Geçelim kitabın
konusuna. Hayvan gibi çalıştırılan hayvanların, çiftlik sahibine karşı isyan
etmeleriyle hikaye başlar. Kendi aralarında örgütlenirler, esaslar, kurallar
belirlenir ve iş bölümüyle kendileri için çalışmaya başlarlar. Vaadler hayal
gibi olsa da gerçekler dibi delik kumbaradan hallice. Değişen, biriken veya
artan refah yoktur. Genel şekliyle tam bir sosyalizm eleştirisi olan kitapta,
sömürülenlerin yine sömürüldüğü ve ne hikmetse idareye geçenlerin birer sömürücüye
dönüşmesi, gayet güzel işlenmiş. Zaten yazıldığı dönemi göz önüne alırsak, 1942
- 43 yılları sırasında yazarın Stalin'i ne kadar da güzel bellediğinin farkına
varacaksın. Özgürleştirme vaadiyle Türki cumhuriyetlerinin desteğini alıp,
idareye geçince de eski hamamın eski tasına dönüştüğünü, biraz kitap
karıştırınca anlıyoruz. En azından ben anladım. Şimdi diyeceksin ki, "arkadaş
bunun yazarı İngiliz. Emperyalist bir millete mensup birinin sözüne nasıl
itimat ederiz?" Yani aklın bir köşesine yazılası küçük bir detay bu belki.
Ayrıca dedim ya bro, dönem hakkında sovyet dışı birçok kaynakta, milletin nasıl
sömürüldüğü yazıyor. Hem cennet olsaydı Stalin'in memleketi,ölümü pahasına
kimse kaçmazdı. Hasılı uydurma haberlerle halkın uyutulduğu ve kendi çıkarlarına
göre yeni kurallar devşirildiği de bir güzel nakşedilmiş. Peki sonra? Çiftliğin
kontrolünü ele geçiren domuzlar, finalde insanlaşarak yeni efendiler konumuna
gelirler. İşte böyle…
Notu: 7,0 çekilebilirsinn.
Yorumlar
Yorum Gönder