evliya çelebi seyahatnamesi


Tahtaya kaldırdığımız bu eser, on ciltten oluşuyor. İstanbul tanıtımıyla, gezilecek gidilecek yerlerini anlatmayla başlayan Evliya, Hollanda sınırlarından, Rus içlerinden Kafkas ötesine, İran, Hicaz ve Mısır topraklarına dek uzanan bir serüven yaşamış. Acayip sihirbazlık oyunları, efsaneler ve adetler, eserin ilgi çekici yönleri. Sosyoloji tarihi yapanlara tavsiye ederim. Ancak adamın her sözünü de mutlak doğru almamak lazım. Cengiz Han’ın 7. Asırda yaşadığını söylüyor. Bunun dışında yerel dilden birkaç kelime de öğretmeyi ihmal etmez. Buralara gelecek adamın bilmesi gereken kelimelerdir bunlar der ve aynı bizim kafada, muhakkak içinde küfür kelimeleri de bulunur. Biri ana avrad söverse bil diye. Halk arasında anlatılan komik hikayeleri de unutmamış. “Erzurum’dan gelen dervişe sormuşlar, sizin orada kış çokmuş öylemi? Derviş; ne bilemçi ağam, ben on bir ay yirmi dokuz gün kaldım hiç yaz görmedim.”

 Benim en çok ilgimi çekense, İstanbul Eyüp’deki su kuyusuydu. Arkadaş kuyuya ne sorsan cevabını alıyormuşsun. Belki biraz ekoludur ama doğruysa o kuyuyu kuruturlar. Şüpheyle baktığım bir konu da Almanya civarında bir dişçi, kırmızı renkteki bir suyu dişe sürüyormuş ve diş hemen yerinden çıkıyormuş. Artık kanal tedavisi mi yaparsın, diş taşı mı temizlersin, sana kalmış. Sonra mavi renkte bir su sürüyormuş dişe ve hop! Yerine öyle bir çakılıyor ki istersen üstünde ceviz kır. Yok fındık kırıyordu galiba. Ceviz başka yerin mahsülüydü pardon. Bunların haricinde Mısır’daki timsahlara yapılan insanlık suçu ve ölü tabutlarından alınan bal kovanlarını anlatmıyorum. Miğdeniz kaldırmaz.

Notu: 6,4 çekilebilirsinn.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Şeyh Sâdi Şirâzî - bostan ve gülistan

richard feynman - Fizik Yasaları Üzerine

İbni Sina - Şifalı Bitkiler ve Emraz